22 Nisan 2012 Pazar

KARANLIK KALPLERİMİZ

Bizim Karanlık Kalplerimiz:Stanford Hapishanesi Deneyi
       Deney bi romana,iki filme,sayısız TV programına ve hatta bir de müzik grubuna ilham kaynağı oldu.
En kötü fiiller hapishane havasında zehirli otlar gibi büyürler.”
     En iyi psikolojik çalışmalar“bir insanı ne şeytan yapar?iyi bir insan şeytani fiillerde bulunabilir mi?bulunabilirse insanları çizgiyi geçmesini sağlayan şey ne?Burada geçildiği takdirde şeytanı harekete geçirecek bir nokta mevcut mu?Bulunduğumuz durumlarda davranışlarımızı belirleyen bir şey var mı?gibi insan doğası hakkındaki modası geçmeyen sorular sorar.
     En iyi sosyal psikoloji araştırması adayı ünlü Stanford hapishanesi denelunyi buğumuz durumların gücünü tartışmaya çıkardı.(Zimbardo,1971)Deney sadece bir romana,iki filme,sayısız TV programına ve bir müzik grubuna ilham olmak dışında aynı zamanda alında bir ilk.
Mahkumlar ve Muhafızlar
     Fikir basitti:Amaç sıradan insanların,seçilmiş en sağlıklı ve”normal” olanların hayat rollerindeki radikal bir değişikliğe nasıl bir cevap vereceğini görmekti.Yarısı muhafız oldular,diğer yarısı da onların mahkumları.Bu deneyin etkili olması için gerçek muhafız ve mahkumların deneyimlerine yakın olması gerekliydi ve yarım ölçümler yoktu bu deneyde.”Mahkumlar” sireni çalan bir polis arabası tarafından normal günlük işlerine günlük hayatlarına devam ederlerken tutuklandılar.Sonra parmak izleri alındı,gözleri bağlandı ve bir hücreye konuldular.Daha sonra soyuldular,üstleri arandı,bir üniforma verildi bir de numara ve ayaklarından birine de zincir.
     Diğer katılımcılarsa üniforma giyen ve ellerine silah verilen muhafızlara dönüştüler.Bir Stanford üniversitesinin binasının bodrumunda bir hapishane kurulmuş oldu.
       Ve böylece deney başlamış oldu.
İsyan Var
      Mahkumlar ikinci güne,hapis tutulmalarına karşı isyan etmeye başlamalarına dek sessizlerdi.Muhafızların misillemesi hızlı ve zalimceydi.Mahkumları soydular,yatakları hapishaneden çıkardılar ve isyanın liderini tek kişilik bir hücreye koyup mahkumlara rahatsızlık vermeye başladılar.
      Bir süre sonra mahkumlar muhafızlara kör bi itaatle yaklaşmaya başladılar.Katılımcılar sadece birkaç günlük gerçek hayat oyunundan sonra kendi eski kimliklerinin silindiğini hissetmeye başladıklarını ifade ettiler.Onlar üstlerindeki numaralar olmuşlardı.Muhafızlarda rollerine kendilerini iyice kaptırmışlardı mahkumlara hakaret ederek onları kullanarak.
      Hatta başaraştırmacı,Philip Zimbardo,kendini idare memuru rolüne kaptırdığını ifade ediyor.Gerçekten,Zimbardo deneyinin en güçlü sonucunun kendisinin katılımcılarının sağlığını düşünmesi gereken birinden çok katı bir idare memuruna dönüşümü olduğunu düşünüyor.
Rolünü Oynama
      Zimbardonun çalışma arkadaşlarından biri duruma müdahele ettiğinde deney nihayetinde bitmişti.Toplamda planlanan 14 günden sadece 6sı tamamlanabildi.Önceden pasifist bulunan kişiler bir muhafız olarak aşağılayıcı ve mahkumlara karşı şiddet yanlısı oldular ve bazıları da bundan hoşlandığını belirttiler.Bu sırada mahkumlar da duygusal bi çöküntünün klasik işaretlerini göstermeye başladılar.5 tanesi deneyin bitirilmesini beklemeden ayrılmak zorunda kaldılar.Katılımcıların davranışlarının psikolojik açıklaması kendilerine verilen rolleri üstlenmeye başlamaları.Buna üstü kapalı sosyal normları kendimizi adapte etmemiz de dahil.Bu sosyal normlar bu araştırmada şu şekilde:muhafızlar otoriter olmalı ve mahkumlar köle gibi davranırken ve cezalarını çekerlerken muhafızlar onlara kötü davranmalı gibi normlar.Kaçınılmaz olarak bu araştırma birsürü eleştiri çekti kendine etik olmadığı gerekçesiyle,çok küçük bir grup insanı içerdiği ve ekolojik uygunluğu olmadığı gerekçesiyle vs vs.Deneyin insan davranışlarının içgörüsünü yansıtmasını inkar etmek zor olmasına rağmen,Abu Ghraib hapishanesinde yaşanan bazı kötü durumların oluşmasının nedeni hakkında bize bazı ipuçları bazı açıklamalar verebilir.
Rikers Adası
     Bu deney gerçek hapishanelerde neler olduğuna dair bir ayna tutabilir mi? Muhtemelen.Inside Rikers:Stories from the World’s Largest Penal Colony de yazan Jennifer Wynn New York şehrinin en büyük cezai topluluğundan bir muhafızlarla röportaj yaptı.Baş muhafız muhafızların kolayca tutuklulara kötü davranmaya alıştıklarını söylüyor.Bunun işin bir parçası olduğunu ve buna direnç bağışıklık kazandıklarını ifade ediyor.Bazıları onların işte nasıl bu kadar değiştiklerini anlayamayabilirler.Bir bölümde mahkumlara uygulanan şiddetin derecesi gerçekten çok kötü.Bu bölümün ismi Rikersin Merkezi Cezalandırıcı Ayrım Bölümü.Nerdeyse bir düzine muhafız tutuklulara saldırmaktan cezalandırıldılar 1995 yılında.Nihayetinde tutuklular tazminat olarak 1.6 milyon dolar para  aldılar.Bu sadece bir örnek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder